9 Eylül 2014 Salı

Mekanik Prens Cassandra Clare



Londra Enstitüsündeki dengeler hiç bu kadar hassas olmamıştı. Konsey, Charlotteın gücünü elinden almak ve bu gücü, ahlak değerlerinden yoksun, gözünü iktidar hırsı bürümüş Benedict Lightwooda vermek istiyordu.

Will, Jem ve Tessa, Enstitüyü ve Charlotteı kurtarma umuduyla Mortmainin geçmişiyle ilgili sırları araştırmaya karar verdi. Ancak tek keşfettikleri düşmanın amacı değildi. Aynı zamanda Tessayla ilgili huzursuz edici Gölge Avcısı bağlantısını da öğrendiler. Zaten Will ve Jemin ilgisi arasında kalan Tessa, kendisinin bizzat bir "canavar"a dönüşmesine Gölge Avcılarının yardım ettiğini öğrenince başka bir seçimle daha yüz yüze gelecekti.


                           _________________


Cassandra Clare yine aklımı başımdan almaya devam ediyor bu kitapta da. Ölümcül oyuncaklardan sonra kadına zaten hayran olmuştum bu kitapta tapmaya başladım. Neyse hatırlarsanız son kitap Will'in Magnus'a gidip yardım istemesiyle bitiyordu. Kafam da soru işaretleriyle bitmişti o kitap, Mekanik Prens'i de 2 ay sonra bulabildim resmen sevinçten havalara uçtum kitabı bulduğumda. İlk kitap ta Will Tessa'ya baya kötü davranmıştı ama asla team Jem olmadım zaten bu kitapta neden böyle davrandığını açıklıyor ve ondan sonra Will'e sarılıp ''Her şey bitti Will, geçti canım.'' demek istiyorsunuz. Cassandra her zaman ki bir aşk üçgeni yapıyor tabii, biz bıktık o bıkmadı yapma Cassandra bunu bize. Ayrıca kitapta Lightwood kardeşlere de çok yer verilmiş onları çok sevdim özellikle Gideon' u. 
  
Kısacası kitap çok güzeldi umarım Mekanik Prenses'te bizi güzel bir son bekliyordur ayrıca kitaptan yaptığım alıntıların hepsi Wil'den kendisi beni yine gülmekten öldürdü ..


''Ben bir aşçıyım efendim,'' dedi Bridget İrlanda aksanıyla. ''Eski işverenlerimin bir şikayeti yoktu.''
''Tanrım, sen bir İrlandalısın,'' dedi Will.''İçinde patates olmayan şeyler yapabilir misin? Ben çocukken İrlandalı bir aşçımız vardı. Patatesli börek, patates püresi, patates soslu patates...''


''Ben ruhların simsiyah derinliklerinden söz ediyordum.'' dedi Will kasveti bir şekilde. Tessa güldü. ''Senin ruhunun derinlikleri sence ne renktir Wll Herondale?''
''Leylak.'' dedi Will.


''Peki ya artık parabatai olmak istemediğinize karar verirseniz?'' diye sordu Tessa merakla.''Ritüel bozulabilir mi?''
''Ulu Tanrım, kadın,'' dedi Will. ''Cevabını bilmek istemediğin hiç bir soru yok mu senin ?''





''Bu da ne ? diye devam etti Will.Çatalını önündeki şeye bulandırıp gözünün önüne doğru kaldırdı.''Bu...Bu şey ?''
''Yabanhavucu ?'' diye fikir yürüttü Jem.
''Şeytanın bahçesinde yetiştirilmiş bir yabanhavucu mu?'' dedi Will. ''Sanırım etrafta bunu verebileceğim köpek filan da yok.''
''Ortalıkta evcil hayvana yaslamadım.'' dedi Jem. ''Muhtemelen hepsi bu yabanhavucundan zehirlenmiştir.'' dedi Will.



''Şey,'' dedi Tessa bıçağın hizasından nişan alırken,''benden hoşlanmıyormuş gibi davranan sensin. Aslında hiçbirimizden hoşlanmıyormuş gibi davranıyorsun.''
 ''Hiç de değil,'' dedi Gabriel.''Ben sadece ondan hoşlanmıyorum.'' Will'i işaret etti.
''Ulu Tanrım,'' dedi Will ve elmasından bir ısırık daha aldı.''Bunun nedeni senden daha yakışıklı olmam mı?''



''Will var,'' dedi Charlotte ve kaşlarını çattı. ''Bu arada Will nerede?''
''Bir yerlerde uyuyordur,'' dedi Jem.''ve onun tanıklığına gelince şey, herkes Will'in delinin teki olduğunu düşünüyor.'' 
''Ah.'' dedi kapıdan Will,''yıllık herkes Will'in delinin teki olduğunu düşünüyor toplantınızı mı yapıyorsunuz ?''






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder