4 Haziran 2015 Perşembe

KVBT 9. Tur 3. Gün | Başka Dilde Aşk - Mia Sheridan | Yorum + Ön Okuma


baska-dilde-ask-mia-sheridan
New York Times, USA Today ve Wall Street Journal Çoksatan Romanı Başka Dilde Aşk, korkunç bir gecenin hatıralarına zincirlenmiş bir kadının ve 
sevgisiyle o zincirleri kırabilecek adamın hikâyesi. Geçmişin acı yüklü izlerini taşıyan sessiz bir adamın ve sesini bulmasına yardım edebilecek kadının hikâyesi. Acının, kaderin ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesi…
(Tanıtım Bülteninden)

Üçüncü tur günü ve yorum zamanıı. Kitap hakkında söyleyecek çok şeyim var. Öncelikle bu kitabın turunu yaptığımız için gerçekten çok mutluyum. Yabancı yayınlarına katkılarından dolayı tekrar teşekkürler.

Her şeyi geride bırakıp arabaya atlayan Britt kendini küçük tatlı mı tatlı bir kasaba da bulur. İstediği tek şey geçmişi düşünmeyi bırakıp az da olsa huzurlu hissetmektir. Geldiği yerin ona ne kadar iyi geleceğinden ise tamamen habersizdir.

Kısa bir süre içinde işe başlayıp, komşularıyla tanışır. Her şey güzel gidiyordur. Hayatını daha da güzelleştirecek şey ise otoparktaki sessiz ve yakışıklı Archer ile çarpışması olur. Bu çocuğun sessizliği Bree'de merak uyandırır. Bree onu her gördüğünde Archer'ın sessizliğinin üstüne gider ve Archer Bree'ye açılmaya başlar. Bu herkesi şaşırtır çünkü Archer kasabanın sessiz kişisidir. Yıllar önce kendini herkesten soyutlamış ve tek başına bir hayat yaşamaya başlamıştır. 


İkilinin geçmişte yaşadıkları kalp kırıklıkları onları birbirine daha çok bağlar. Bir süre sonra ise aralarındaki arkadaşlık zamanla daha romantik ve tutkulu bir hal alır.


Mia Sheridan alıştığımız aşk hikayelerinden çok farklı bir şey çıkarmış. Bree ve Archer'ın aşkı özgün, samimi ve etkileyici. Gerçekten etkileyici. Archer hakkında olan bölümleri okurken kalp burukluğu hissetmemek elinizde olmuyor.

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve kalemini gerçekten sevdim. Duyguları çok yoğun bir şekilde anlatmış, kitabı okurken çok etkileniyorsunuz.

Archer'ı ne kadar sevdiğimden bahsetmeme gerek yok herhalde, o gerçekten o kadar iyi ki. Bree'yi de en az Archer kadar sevdim, güçlü bir karakter. Başlarda Archer'ın onu uzaklaştırma çabalarına rağmen onun inatçı davranışları her şeyi değiştirdi.

Yazar sessizliğin aşka engel olmadığını çok güzel anlatmış. Kitabı alıp okumalısınız, şansınızı denemek isterseniz biri Rafflecopter diğeri Facebook olmak üzere iki yerden hediye ediyoruz. Rafflecopter çekilişine yazının sonundan katılabilirsiniz.Puanım 5/4. 

                         -ÖN OKUMA-


                                                                 a Rafflecopter giveaway

2 Haziran 2015 Salı

KVBT 9. Tur 1. Gün | Başka Dilde Aşk - Mia Sheridan | Müzik Listesi



Kitap Vampirleri'nin yeni turundan merhabalar. Başka Dilde Aşk'ın turunu yapacağız ve bunlarda kitap için seçtiğimiz müzikler. Umarım beğenirsiniz, Yabancı Yayınları'na katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.

-Müzik Listesi -

Another Love - Tom Odell



Taylor Swift - Red



Never Say Never - The Fray




Rules - Jayme Dee


Lay Me Down - Sam Smith



Broken Ones - Jacquie Lee



                                                           a Rafflecopter giveaway

14 Mayıs 2015 Perşembe

Kitap Yorumu: Kötü Çocuk - Büşra Küçük




Siyahın içindeki beyaz noktanın başlangıç hikâyesi…Kayla, on yedi yaşına girdiğinde, ilk kez gördüğü babasıyla, yabancı bir şehre taşınır. Bu yeni şehirde yaşadığı zorluklar karşısında, hiç beklemediği bir çocuk hep yanında olur. Meriç, etrafına ördüğü sağlam duvarlar arasında yaşayan, yalnızlığı seçmiş bir çocuktur. Kayla ilk kez bir erkeğe güvenir. Meriç'in sırlarla dolu hayatı onu düştüğü karanlığın derinliklerinden yukarıya çekerken, yanlışlar doğru gözükür. Ta ki Kayla, isminin anlamına yakışır bir şekilde yaşamadığını fark edinceye dek…

                 --------------------------------------------
Kayla 17 yaşına kadar Eskişehir'de annesi ile tek başına yaşamış sakar, masum ve özgür ruhlu bir kızdır. Gerçek babası, annesinin Kayla'ya hamile olduğunu duyunca onu   istememiş ve terk etmiştir. Babasının bu kararı Kayla'nın 17 yaşına kadar babasız büyümesine neden olmuştur.

Annesi artık Kayla'nın babasıyla tanışması ve vakit geçirmesi gerektiğini düşünerek onların yaşadığı şehrinden bir kaç saat uzaklıkta bir yere, babasının yanına yollar.

Tabii bu Kayla için hiç kolay olmayacaktır, yeni bir yer, yeni bir okul, hiç tanımadığı babası..  Kızımız babasına karşı hiç iyi davranmaz, bunca yıl hayatında olmayan bir adamın ona gelip babalık taslamasına dayanamaz. Onu sinirlendirmek için bir şeyler aramaya başlar ve bulur. İhtiyacı olan şey kötü bir çocuktur.

Kısa bir süre içerisinde aradığı şeyi bulur ve bad boy'luğun masterını yapmış, yakışıklı, zeki, yetenekli, okulun belalı tipi Meriç'le karşılaşır. Meriç ona kötü davranıp kendisinden uzaklaştırmaya çalışsa da inatçı kızımız onun peşini bırakmaz. 

Bir süre sonra aralarındaki şey Kayla için çıkarlar meselesi olmamaya başlar ve Kayla cidden Meriç'e karşı bir şeyler hissettiğini fark eder. Ama asıl soru acaba Meriç etrafında ki buzları kırıp Kayla'ya açılacak mı ?
Vini ve kitabın yazarı Büşra

Son zamanlarda Wattpad hikayelerinden bıkmış, usanmış olsamda Kötü Çocuk'u herkes okumaya başladı ve kitap baya ünlendi. Bende merak ediyordum, D&R'da indirimde görünce aldım. Kapağını da çok sevdim, ciltli olması ayrı bir güzel olmuş. Vini Uehara'nın yakışıklılığına diyecek bir şey yok zaten. 

Çoğu kişi yazarın kaleminin çok sade olduğunu söylemişti, ama kesinlikle katılmıyorum. Ne çok süslüydü, ne de sadeydi. Konusunu da sevdim ama bazı yerler gerçekten çok saçma geldi. Meriç'in 'benim kızım' olayı gibi. Spoiler vermek istemiyorum ama gerçekten o olayı saçma buldum. Meriç bazı yerlerde beni DELİRTTİ. Kafasına geçirip ''Artık şu kızla düzgün bir iletişim kur!' diye bağırasım geldi. Ama onu bir o kadar da sevdim. Gerçekten çok sevdim. Özellikle hazır cevaplılığını, gıcık edişlerini ve kimseye göstermediği gerçek Meriç'i.

Kitabı sınav haftasında okumak ile kesinlikle çok büyük hataydı. O kadar sürükleyici ki bırakamadım elimden. Yani size tavsiyem kesinlikle sınav haftası okumaya başlamayın! Okursanız pişman olmazsınız, gerçekten güzeldi. Wattpad kitaplarına karşı oluşmaya başlayan kötü düşüncelerimin hepsini yıktı. Kitaba puanım 5 üzerinden 4. 


Gözleri şimdi neredeyse siyahtı. Onun hayatına gerçekten kabul edilmeye hazır mıydım, bilmiyordum. O karanlığa girmek ürpertici, bir o kadar da heyecan vericiydi.

Ne yaptığımı biliyor muydum?
Evet.

Yaptığım şey doğru muydu? 

Hayır.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!

Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.
Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

28 Nisan 2015 Salı

KVBT 8.Tur. 2.Gün | Eylül - Elif Melissa | Yorum

eylul-elif-melissa



Eylül kendini büyük bir boşlukta hissetmektedir. Kim olduğunu hatırlayamaması genç kızın canını günden güne daha çok sıkmaya başlar. Gördüğü rüyalar, evine gelen gizemli mektuplar ve sırlarla dolu bir çocuk Eylül'ün hayatındaki tüm dengeleri alt üst edecektir. Artık her şey bir oyunun parçasıdır. Her dakika beyninde dönüp duran, cevaplandırılması gereken sorular ve geri dönüşü olmayan bir yol... Güvenin yok olduğu, acıyla baş başa geçen günler... 

Asla unutamayanların hikâyesi Eylül'ü okurken çözülen her bir olayda daha çok şaşıracaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

          --------------------------------------------------

Merhabalaar, yeni bir tur ve yine bir wattpad kitabı ile karşınızdayız. Bu kitap hakkında o kadar çelişkideyim ki. Okurken sürekli kendime bu kitabı beğendim mi ? beğenmedim mi ? sevdim mi ? sevmedim mi ? diye sordum. Ve sanırım sevdim ama beğenmediğim yönleri vardı. Nedenlerini söylemeden önce kısaca konuyu anlatayım.


Kitap iki sevgilinin ayrılması ile başlıyor. Eylül ve Uğurcan sorunsuz bir ilişkiye sahip, birbirini seven iki lise öğrencisi. Ama kitap Uğurcan'ın Eylül'den ayrılması ile başlıyor. Eylül bu olaydan sonra resmen depresyona giriyor, odasından bile çıkmıyor.

İki hafta sonra annesi ve babası yazlığa gitmeye karar veriyor, Eylülse bu fikirden hiç hoşlanmıyor çünkü Uğurcan'ın da orada evi var ve birbirlerini görmeme ihtimalleri yok denecek kadar az. Tabii Eylül'ün korktuğu başına geliyor ve gittiği zaman Uğurcan'ı görüyor. Eylül onu ilk gördüğünde olduğu yerden gidiyor ama ikinci karşılaşmalarında ikisi de dayanamıyor ve tekrar barışıyorlar. Bir kaç gün onların birbirlerine olan aşkını ve tatlı ilişkileri ile geçiyor. 

Tabii bu peri masalı sonsuza kadar sürmüyor ve yazlıktan dönme vakti geliyor. Dönerken hiç hesapta olmayan bir şey oluyor ve Eylül'ün ailesi araba kazası yapıyor. Kaza sonucu anne ve babasını kaybeden Eylül artık tek kalıyor.Kazadan sonra hastaneye gittiğinde beyninde tümör olduğu fark ediliyor ardından hemen ameliyata alınıyor. Geçirdiği bu ameliyatın sonuçları hiç hafif olmuyor çünkü Eylül ameliyat yüzünden hafızasını kaybediyor, geçmişe dair her şey siliniyor. 


Bunu öğrenince Uğurcan yıkılıyor, Eylül'ün onu ve geçmişlerine dair hiç bir şey hatırlamayacak olması onun için çok ama çok üzücü oluyor.Bu sırada o güne kadar gün yüzüne çıkmamış sırlar ortaya çıkıyor ve olaylar iyice karışıyor. Peki neler oluyor ? İşte bunu okuyup öğrenebilirsiniz.

Dediğim gibi kitabı sevdim ama beğenmediğim de yönleri vardı. İlk olarak konusu. Konuyu hiç özgün bulmadım, yazarın kalemi gerçekten iyiydi ama bence çok daha güzel bir konuyla birleştirilse çok daha iyi olurdu.

Kız ile oğlan arasında olanlar, diyaloglar vs. çok klişe buldum. Ve kitaptaki olaylar, tesadüfler hiç gerçekçi değildi bence biraz daha gerçekçi olmalıydı.

Eylül'ün Uğurcan'a olan aşkı çok güzel kaleme alınmıştı. O kısımları gerçekten sevdim. Ayrıca konuyu çok sevmememe rağmen kitap çok sürükleyici ve akıcıydı. Bence boş zamanınızda okuyabileceğiniz güzel bir aşk hikayesi. Kitaba 5 üzerinden puan verecek olsam 3,5 verirdim.

Fenomen Yayınları'na katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz. Kitabı 3 yerden hediye ediyoruz. Rafflecopter çekilişimize buradan katılabilirsiniz. Keyifli okumalar :)
a Rafflecopter giveaway

27 Nisan 2015 Pazartesi

KVBT 8. Tur 1. Gün | Eylül - Elif Melissa | Alıntılar + Çekiliş




Eylül kendini büyük bir boşlukta hissetmektedir. Kim olduğunu hatırlayamaması genç kızın canını günden güne daha çok sıkmaya başlar. Gördüğü rüyalar, evine gelen gizemli mektuplar ve sırlarla dolu bir çocuk Eylül'ün hayatındaki tüm dengeleri alt üst edecektir. Artık her şey bir oyunun parçasıdır. Her dakika beyninde dönüp duran, cevaplandırılması gereken sorular ve geri dönüşü olmayan bir yol... Güvenin yok olduğu, acıyla baş başa geçen günler... 

Asla unutamayanların hikâyesi Eylül'ü okurken çözülen her bir olayda daha çok şaşıracaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Sekizinci turumuzdan herkese merhabalar, yine Wattpad hikayesi ile karşınızdayız. Bugün size kitaptan alıntıları paylaşacağım, rafflecopter çekilişine de yazının sonundan katılabilirsiniz. 

''Aynaya baktığında kim olduğunu bilmeyen, kendini tanımayan bir insan ne kadar mutlu olabilir? Ne kadar emin olabilir ve ne kadar güvenebilir insanlara? Tüm geçmişini geride bırakıp nasıl aşık olur yeni bir insana? ''


''Gece kafamı yastığa koyduğumda hayallere değil karanlığa gömülüyorum çünkü benim hatırlayabileceğim bir anım yok. Hatırlayabilecek hiçbir şeyim yok. Uyumaktan korktuğum gecelerim var benim...''



''Gözlerindeki karanlık beni içine çekip oraya hapsediyordu.Sana her baktığımda acıyı hissediyordum. Sanki benim sonum sendeymiş gibi geliyordu. Fakat bu akşam ilk defa gözlerinin karanlık yönü yok. Bana ışık saçarak bakıyorsun.''



''Tam bir aşk sarhoşu gibi tavana bakarak aptalca sırıtmaya başlayınca fark ettim ki yalnızlık gerçekten kimsenin yaşamak istemeyeceği kadar ağır ve zor bir şeymiş.''

''Öyle bir şeydi ki bana her seferinde yeniden güç veriyor, günden güne daha da azimli olmamı sağlıyordu. Benim küçük dünyamdaki büyük tanrıçamdı. Her şey onun içindi ve küçük dünyamda sadece o vardı.''

Fenomen yayınlarına katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz. Kitabı Facebook, Rafflecopter ve Instagram olmak üzere 3 yerden hediye ediyoruz. Rafflecopter'a buradan katılabilirsiniz :) 

                                                        a Rafflecopter giveaway


18 Nisan 2015 Cumartesi

KVBT 7. Tur 4. Gün | Kayıp Yüzlerin Fısıltısı - Iris Johansen | Yorum



Hayatta kalmak istiyorsan, hislerini işine karıştırmaman gerek"

Eve Duncan, küçük kızı Bonnie'nin öldürülmesinin ardından uzun yıllar matemden çıkamamış, ancak yine de hayata tutunmayı başarmış bir adli tıp heykeltraşıdır. Görevi, kimliği belirsiz kurbanların yüzünü yeniden yaparak kim olduklarını bulmaya yardımcı olmaktır. Jim Doane ise suikastçı olarak Özel Kuvvetler'de görevli oğlu Kevin'ın öldürüldüğüne inanan ve intikam hırsıyla yaşayan bir babadır. Jim, oğlunun etrafında dönen gizemi çözüme kavuşturmayı kafasına koymuştur. Amacına ulaşmak için yapması gereken ilk şey ise Eve'i kaçırmaktır.
Kendini bir anda sıra dışı olayların ortasında bulan Eve hayatında daha önce hiç görmediği bu adam için neden bu kadar önemli biri haline gelmiştir? Ve asıl önemli olan, Eve hayatta kalmayı başarabilecek midir?
    
            ******************************************
Herkese merhabaa, artık buraya sürekli tur kitapları yorumu girerken kenardan yorumlanmayı bekleyen kitaplarıma bakmamaya çalışıyorum. O kadar boşladım ki, neyse artık bir şekilde telafi edeceğim. 

 Bu turda gerilim-suç tarzı bir kitap okuduk ve benim çok okumadığım bir tarz olmamasına rağmen kesinlikle bu türe olan fikirlerimi değiştirdi. 1 yıldan fazladır kitaplığımda duran Sherlock Holmes kitaplarına da yakında başlayacağım galiba. Uzatmadan kitabın konusuna geleyim. 

Eve Duncan kocası ile mutlu bir hayat sürüyor ve adli heykeltıraşlık yapıyordur. Kızı Bonnie öldürüldüğünden beri içinde bitmeyen bir acı vardır. Onun hep yanında olan, koruyan ve en çok sevenleri de evlatlık kızı Jane ve kocası Joe' dur. 


İşinden dolayı her türlü manyak onu bulabilir ve kullanabilir. Ona ulaşmak için önce Joe ve Jane'i atlatmaları gerekmektedir bu şu ana kadar hiç olmamıştır ama Doane adlı bir kişinin ustaca planları her şeyi değiştirir.

Doane,Joe ve Jane'i atlatarak Eve'i kaçırır ve herkes Eve'i aramaya başlar. Ama yapılan  plan o kadar zekice planlanmıştır ki ne Eve'i bulmak kolay olacaktır, ne de Doane'den kaçmak.

Kitabı gerçekten beğendim okumaya başladığınız sizi içine çeken bir kitap. İlk sayfalardan itibaren hemen hemen herkesi tanıyabiliyorsunuz ve kitaba çok kısa bir süre de alışıyorsunuz.

Karakterleri çok sevdim, hepsi birbirinden güçlü karakterlere sahipti. Özellikle Eve kitapta ki en sevdiğim karakterdi. Düşünce tarzıyla, güçlülüğüyle kendine hayran bıraktı. Ayrıca kocası Joe ile arasında olan bağ da çok güzeldi. 

Konusu ilginçti, alışık olduğumuz konuların dışında ve orjinaldi. Bence okunması gereken eğlenceli bir kitaptı. Kitapa 5 üzerinde puan verecek olsam 4 verirdim herhalde. 

Katkılarından dolayı Martı Yayınları'na çok teşekkür ederiz. Çekilişimize buradan katılabilirsiniz.

                                                    a Rafflecopter giveaway

16 Nisan 2015 Perşembe

KVBT 7. Tur 2. Gün | Kayıp Yüzlerin Fısıltısı - Irıs Johansen | Yazar Tanıtımı

kayip-yuzlerin-fisiltisi-iris-johansen



"Hayatta kalmak istiyorsan, hislerini işine karıştırmaman gerek"

Eve Duncan, küçük kızı Bonnie'nin öldürülmesinin ardından uzun yıllar matemden çıkamamış, ancak yine de hayata tutunmayı başarmış bir adli tıp heykeltraşıdır. Görevi, kimliği belirsiz kurbanların yüzünü yeniden yaparak kim olduklarını bulmaya yardımcı olmaktır. Jim Doane ise suikastçı olarak Özel Kuvvetler'de görevli oğlu Kevin'ın öldürüldüğüne inanan ve intikam hırsıyla yaşayan bir babadır. Jim, oğlunun etrafında dönen gizemi çözüme kavuşturmayı kafasına koymuştur. Amacına ulaşmak için yapması gereken ilk şey ise Eve'i kaçırmaktır.

Kendini bir anda sıra dışı olayların ortasında bulan Eve hayatında daha önce hiç görmediği bu adam için neden bu kadar önemli biri haline gelmiştir? Ve asıl önemli olan, Eve hayatta kalmayı başarabilecek midir?
                           ------------------------

Yeni turumuzdan herkese merhabalar, bu aralar üst üste hiç durmadan tur yapıyoruz ve bu sefer ki tur kitabımızda Kayıp Yüzlerin Fısıltısı. Kitap hakkında yorum yazmamak için kendimi zor tutuyorum, bugün sadece yazar tanıtımı ve onu yapacağım. Yazar anladığım kadarıyla çok başarılı, kitaplarının büyük bir çoğu New York Times tarafından bir çok kez çok satanlar arasında gösterilmiş. Bu kitap ta öyle ki bence kesinlikle hak ediyor.,



Irıs Johansen 1938'de doğmuş yani şu an 77 yaşında. Görünce kısa süreli bir şok geçirdim çünkü kitaptaki fotoğrafında 50 yaşlarında gösteriyor.
Yazmaya üniversiteye gittiği zamanlarda başlamış. 1980'lerin başlarında ilk başarılı romantik eserlerini vermiş. 1991'den itibaren daha çok tarihi aşk romanları yazmış ve o yıl The Wind Dancer adlı romanını yayımlamış. 1996'dan itibaren suç romanları yazmaya başlayan yazar bu alanda da başarılı olmuş. 
Romanları 2006 yılında New York Times tarafından on yedinci kez en çok satan kitaplar arasında gösterilmiş.
Johansen, Georgia'da yaşıyor, evli ve iki çocuk sahibidir. Oğlu Roy Johansen, Edgar Award ödüllü bir senarist ve yazardır. Kızı Tamara, yazara araştırmacı asistan olarak hizmet vermektedir.
Katkıları için Martı Yayınları'na çok teşekkür ederiz. Çekilişimize buradan katılabilirsiniz.

                                                    a Rafflecopter giveaway  

4 Nisan 2015 Cumartesi

KVBT 6. Tur 4. Gün | İstanbul - Tuğba Sayın | Karakter Tanıtımı



İstanbul... Aşkın, ayrılığın, acının ve kavuşmanın hikâyesinin yaşandığı şehir... Liseli bir genç kız olan Mina'nın Bursa'dan İstanbul'a yaptığı bir yolculukla başlıyor her şey. Kaderin cilveleri ve türlü tesadüflerle örülü, yüreğinizi ısıtacak bir gençlik hikâyesi. Tutkulu, dinamik ve heyecanlı... Gençliğin coşkusu ve kırılganlığı bu kitapta saklı. Mina'yı zorlu bir duygusal sınav beklemektedir. Bir tarafta arkadaş gibi sevilen bir erkek, diğer tarafta duygularına karşılık verip vermeyeceği belli olmayan diğer bir erkek. Hangi erkek aşk duygularıyla Mina'nın yüreğini sarsacaktır?
(Tanıtım Bülteninden)


Turumuzun dördüncü gününden merhabalar, turumuz çok güzel gidiyor katılımlarınız için teşekkür ederiz.  Şimdi size İstanbul kitabının karakterlerini tanıtacağız. 
Mina: Kitabımızın ana karakteri, kendisi beni neredeyse kitap boyunca gerek düşünce yapısı gerek davranışlarıyla delirtti. Ama yine de sevdim onu. Dediğim gibi güçsüz bir kız ve ona karşı verilen kararlara bile karşı çıkamıyor, ayrıca çizime ve müziğe karşı yeteneği var.

Kamer: Yakışıklı, popüler oğlanımız. Kamer hem basketçi hem de gitar çalıp şarkı söylüyor. Bir kaç hata yaptı ama yine de Mina'dan hiç vazgeçmedi. 



Berke: Yaptığı yanlışlarda Mina'yı da yanında sürükleyip kafasına göre davrandığı için çok kızdım, sonradan nasıl olduysa ısındım ona. O da basketçi ve Kamer ile hiç anlaşamıyorlar. Ama kitabın sonunda gülümsetti beni.

Yeliz: Mina'nın İstanbul'a gittiğinde tanıştığı ve destek alıp onu ayakta tutan arkadaşı. Deli dolu iyi bir kız, herhalde kitaptaki en zararsız kişilerden biriydi. Mina bazı zamanlarda onun kıymetini bilmese de Yeliz hep yanındaydı onun.

Mina'nın Ablası: Aslında Mina'nın ailesinin tümünü komple sevmesemde ablası hep Mina'nın yanındaydı ve yardımcı oldu ona. İyi bir kızdı. O olmasa Mina'yla Kamer hiç tanışamazdı.

Katkılarından dolayı tekrar ve tekrar Fenomen Yayınlarına teşekkür ederiz. Çeklişimize katılmadıysanız şansınız hala var! 

                           
                                       

     
                                                     a Rafflecopter giveaway

2 Nisan 2015 Perşembe

KVBT 6. Tur 2. Gün | İstanbul - Tuğba Sayın | Yorum + Müzik Listesi



İstanbul... Aşkın, ayrılığın, acının ve kavuşmanın hikâyesinin yaşandığı şehir... Liseli bir genç kız olan Mina'nın Bursa'dan İstanbul'a yaptığı bir yolculukla başlıyor her şey. Kaderin cilveleri ve türlü tesadüflerle örülü, yüreğinizi ısıtacak bir gençlik hikâyesi. Tutkulu, dinamik ve heyecanlı... Gençliğin coşkusu ve kırılganlığı bu kitapta saklı. Mina'yı zorlu bir duygusal sınav beklemektedir. Bir tarafta arkadaş gibi sevilen bir erkek, diğer tarafta duygularına karşılık verip vermeyeceği belli olmayan diğer bir erkek. Hangi erkek aşk duygularıyla Mina'nın yüreğini sarsacaktır?
(Tanıtım Bülteninden)
                   -------------------------------

Bu aralar tur üstüne tur alıyoruz ve şimdi de altıncı turumuzdayız. Gerçekten çok mutluyum çünkü beş altı ay önce bu tur işi bana imkansız gibi geliyordu ama şimdi gayet      normal bir şey oldu. Neyse fazla konuşmadan                           kitaba geçeyim. 

Mina'nın ablasını ziyaret etmek için İstanbul'a gitmesiyle onun öyküsü başlıyor. Okullardan ve insanlardan çok etkilenen kızımız şansını denemek için oradaki bir kolejin bursluluk sınavına giriyor ve istediği bölümü yani moda bölümünü kazanıyor. Ailesini bir şekilde ikna ettikten sonra ablasının yanına yerleşiyor ve yeni hayatına başlıyor. 

İyi arkadaşlıklar kuruyor ve karşı komşunun çocuğuna yani Kamer'e karşı koyamadığı hisler hissetmeye başlıyor. Kamer... Okulun popüler çocuğu, müzik bölümünde okuyor, basketçi ve her kız -tabii ki- ona hasta. İlk başlarda Mina'ya karşı aldığı çirkin tavırlara karşı ne kadar kafasını koparmak istesem de göründüğü gibi bir çocuk olmadığını biliyordum. 

Hislerini çözemeyen kızımızı Kamer'de ezip savuşturunca Mina yan okulun popüler çocuğu Berke ile beraber olmaya başlıyor. Berke ile Kamer'in kavgalı olması işleri kolaylaştırmıyor ve bu sırada ikisi sürekli bir tartışma içinde oluyor. Berke Mina'nın Kamer'den uzak durmasını istiyor ama istenmeyen ot burnunun dibine düşermiş, Kamer ile Mina sürekli bir araya gelmek zorunda kalıyorlar. 

Bu sürede Kamer'in Mina'ya olan tavrı değişiyor ve Kamer Mina'nın onu gerçekten tanımasına izin veriyor. Mina'nın aklı karışıyor ve duygularını bastıramıyor. Bu noktadan itibaren seçim yapmak zorunda kalıyor. Mina kimi mi seçiyor ? 
İşte bunu kitabı okuduktan sonra öğrenebilirsiniz. 

Kitap güzeldi başlarda yazarın dilini çok sade bulmuştum ama sonradan alıştım, olaylar sanki sinema izliyormuşum gibi gelişti. Bu kadar akıcı olmasını da beklemiyordum, 480 sayfalık kitap o kadar hızlı bitti ki ben bile şaşırdım.

Kitapta beni delirten şeyler vardı. Mina'nın güçlü bir kız olduğunu düşünmüyorum, en küçük bir olayın onu yıkmasına izin veriyor ve kendi kararlarına verebilecek yaşta olmasına rağmen ailesinin onun için verdiği kararlara karşı sesini çıkarmıyor. İşte beni de en çok bu sinirlendirdi. Omuzlarından tutup ''kendine gel'' diye sarsasım gelen karakterlerdendi.

Kitaptaki şarkılar dinlediğim ve gerçekten çok sevdiğim şarkılardı. Yazarın böyle güzel şarkılar koymasına çok sevindim. Aşağıda bir kaç tanesini bulabilirsiniz şarkıların.

Fenomen yayınlarına desteklerinden dolayı çok teşekkür ederiz. Biri Facebook diğeri Rafflecopter olmak üzere iki tane kitap hediye ediyoruz. Rafflecopter çekilişine yazının sonundan katılabiilirsiniz. Bu da facebook linkimiz :
https://www.facebook.com/pages/Kitap-Vampirleri-ile-Blog-Turlar%C4%B1/245431595466875?fref=nf

MÜZİK LİSTESİ


Ho Hey - The Lumineers




Fix You - Coldplay


Cough Syrup - Young The Giant


Blackbirds - Linkin Park


Kids In The Dark - All Time Low


    

                                                     a Rafflecopter giveaway

24 Mart 2015 Salı

KVBT 5.Tur 4. Gün | Hançer - Ezgi Bağcı | Yazar ile Röportaj



Ölümdü… Bir gölge misali onu takip eden, aldığı her nefeste soğukluğuyla ciğerlerini dolduran ölüm. 'Maskesiz,' diye düşündü. Hançer maskesiz yaşayan bir ölümdü. Ve kadın... Ona doğru çekildiğini hissetti. Ufkun aslında bir uçurum olduğunu bilen minik bir serçeydi. Sonunun geldiğini hissetse de engel olamıyordu uçuşuna. İki sarmaşıktı ruhları, sarp kayalıklara tırmanmış, birbirine tutunan ve sonsuzluğa uzanırcasına sarılan… Dolandılar, birbirlerineydi bu aidiyet. Toprak yeşilde yalnızlığından kaçak, yeşil toprakta susuzluğuna damla. Ama kader ki, sarmaşıklara bir ruhu paylaşmak yazılmışsa, dolanmışlarken delicesine, kuruturlardı birbirlerini… Aşk bir yanda bembeyaz bir melek, bir yanda kalbe saplanmaya hazır bir Hançer'di. Tamamen siyahlara bürünmüş ve gecenin içerisinde kaybolmuştu. Kar maskesinin altından etrafını inceleyen koyu yeşilden griye dönen gözleri dikkatliydi. Bedeni her an harekete geçmeye hazır bir halde gerilmişti. Tetiğin ucunda tuttuğu parmağını saniyeler sonra kıpırdatacak ve hedefini indirecekti. Şu anda gözlediği hedefini…
(Tanıtım Bülteninden)


___________________________________


Merhabalar, turumuzun dördüncü günündeyiz. Çok güzel gidiyor, kitabın yazarı Ezgi Bağcı'yla da çok güzel, uzun bir röportaj yaptık. Keyifle okumanız dileğiyle..


1- Merhaba,röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz Hemen klasik sorularla başlayalım.Ezgi kimdir?Bize kendinizden ve yazarlık hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
Merhaba, kendimden bahsetmede çok başarılı olduğumu söyleyemem ama deneyeceğim. Ezgi 24 yaşında, Hukuk fakültesinin son sınıfında okulunu bitirmekle uğraşan bir öğrencidir. İzmir'de ailesi ile yaşamaktadır. Bu şehri deli gibi sevmektedir. 3. kişiden bahseder gibi oldu değil mi? Çok küçük yaşlardan beri yazıyorum. İlk başta şiir vardı benim için ama 13 yaşlarımda kurgularım başladı, çünkü hayal gücümü durduramıyordum. Bir yerlerde somutlaştırmalıydım onları. 14 yaşımda internet ortamında hikayelerimi yayınlamaya başladım. Özgünlerim olduğu gibi, Fanfiction da yazıyordum. İnternet ortamında o kadar alıştım ki, nickim bir süre sonra ismim gibi oldu. Biliyorsunuz AlisaSamira kitapta da yer alıyor. Yazmak benim için nefes almak gibi ve Ezgi'yi Ezgi yapan şey... Vazgeçemem herhalde.


2- Yazmaya nasıl başladınız?
Kurgularım bir arayışın sonucunda ortaya çıktı benim için. Çok hayal kuruyordum. O kadar çok ki, rüyalarım ve hayallerim benden taşıyordu. Sonra, denemeye karar verdim. Bizim nesil, kitaplardan etkilenmiş bir nesildir, Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter... Kitaplara aşıktım ve yazmaya da aşık oldum. Ama tüm bunlarda asıl desteğim dedem ve ailemdi benim için. Benim gibi yazmaya aşık olan dedemin teşviği, "Ne yazarsan yaz, yeter ki yaz kızım." sözü tüm tereddütlerimi yok etmişti.


3- Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Boş zamanlarımda film izlemeyi çok severim Ve tabii ki dizilerimle, animelerimi Tam bir anime manyağıyım...
En zevk aldığım ise kitap okumak. Her türlü kitabı yığın önüme önemli değil, kitap olsun yeter

4- Kitabınızı Wattpad’de yayınlamaya başladığınız zaman böyle büyük ilgi göreceğini bekliyor muydunuz?
Bekliyordum diyemem, umut ediyordum. Ama her şeyden öte okunması, okuyucunun o hikayeden zevk alması önemlidir her zaman. İki okuyucum dahi olsa, devam ederdi o hikaye. Yazmak ve okumak bir bütündür. Yazarlar kendilerini katar o yazıya, okuyanlar sözcüklerde bir şeyler bulur ve ilginç bir bağ kurulur. İşte ben o bağı çok seviyorum.
Elbette bu kadar ilgi gördüğü için mutluyum. Kitap olma yoluna girmesini sağlayan etkenlerin en büyüğü sonuçta.

5- Böyle düşünen yazarlar (2 okuyucum olsun ama zevk alsınlar) bizim için her zaman bir tık öndedir. Peki kitabınızın yazım ve basım aşamasında size en çok desteği kim veya kimler verdi?
İlk başta ailem ve en yakın dostlarım. Benim en büyük hayalimdi kitabımı görmek ve onlar da bunu biliyorlardı. Benden de çok sevinip heyecanlandılar belki de...
Sahra'nın sevgili yazarı Burcu Demet, canım arkadaşımın desteğini asla göz ardı etmem. Her aşamada güzel dostluğu yardım etti bana.
Kesinlikle yayınevim. Çok iyi bir yayıneviyle çalışıyorum, aile gibi bir ortam var... Yayınevimizin sahibi Nurettin Bey ve sevgili yazarları ki herkes tanıyor onları, Müjde, Öykü, Canan, Burçin, İlknur ve diğerleri, aldığım destek ve sevgi çok önemliydi benim için.
Hançer'in değerli okuyucuları... Daha bir çok isim var Sabaha kadar devam edebilirim. Sevilmek çok güzel bir şey


6- Ne kadar harika bu kadar çok destek görmeniz Peki kitabınızın basılacağı haberini duyan çevrenizdeki insanlardan aldığınız tepkiler nasıldı?
Annem neredeyse ağlıyordu Kardeşim kocaman bir çığlık attı. En yakın arkadaşlarımda bir kafenin bize neden olacak derece gürültü çıkarttık. Ve birçok kişi ile telefonda ağlamalı gülmeli konuşmalar yaptım. Çok eğlenceliydi Ama hepsinin dediği bir şey vardı. "Biliyordum."


7- Kitabın basım sürecinde neler yaşadınız?Bu süreç sizin için zorlu bir süreç miydi?
Ah kesinlikle zorlu bir süreçti ama eğlenceli bir süreçti. Eğlendim çünkü en büyük hayalim vardı ortada. Kitabın düzenlemesinde yoruldum, bazı eklemeler çıkarmalar, Hançer karakter açısından zor bir kurgu oldu benim için,belki bu açıdan zordu bu düzenleme. Ve kapak, olana kadar ben heyecandan arkadaşlarım heyecandan yerimizde duramadık. Çok güzel oldu ama değil mi?
Bu zorlu süreçte başını ağrıttığım herkesten özür dilemek istiyorum buradan.


8- Ah evet,kesinlikle güzel oldu,kitabı hepimiz gerçekten beğenerek okuduk Wattpad’de yayınladığınız fantastik hikayeler de var.Peki sizce fantastik kitaplar mı romantik kitaplar mı?
Fantastik, benim için her zaman önde o vardı. Daha derindi ve anlatmak istediğim şeylerdi.
Hançer'i okuduğunda da insanlar sadece romantik olmadığını göreceklerini umuyorum. Çünkü fantastik de olsa romantik ya da başka bir şey de olsa duyguları anlatmaya odaklanıyorum ve insanları...
Sırası olsa da bir gün fantastiklerimin de raflarda olmasını umuyorum.


9- Fantastik hikayelerinizi de okumayı çok isteriz.Hançer’deki karakterleri oluştururken ilham aldığınız birileri var mıydı?Örneğin Melek gerçekten çok iyimser ve mutlu birisi.Bu sizin ya da çevrenizden birinin bir özelliği olabilir mi? Ya da Hançer. Onun gibi biri var mı etrafınızda? Varsa telefon numarasını alabiliyor muyuz?
Fantastikleri paylaşmayı ben de çok isterim
Çevremden ilham aldığım birisi değil karakterlerim ama aynı zamanda çevremde gördüğüm herkesten ilham aldığım karakterler. Aynı zamanda elbet benden de bir şey taşıyan karakterler. Hepsinin kendi hikayesi var kitapta ve ondan o geçmişlere, yaşananlara ve karakterlerine göre şekilleniyorlar. Melek'i biraz da insanın her şeye rağmen ayakta kalabileceğini, kendisini dinleyebileceğini göstermek için o şekilde yazdım.
Hançer... Ah işte onun gibi birinin çevremde olmasına insan yok Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Ben hep görsem arkamı dönüp kaçardım diyorum ama siz bulursanız öyle birinin numarasını, sizden isteyecek sürüyle insan var söyleyeyim.


10- Peki Hançer’in kurgusu nasıl oluştu aklınızda?(Belirtmek isterim ki gerçekten oldukça sürükleyici ve gizemli bir hikaye.)
İlk başta karakterler oluştu. Uzun zamandır fantastik dışında hikaye yazmıyordum ve giriştim. Asıl karakter Hançer tabii ki ve onun geçmişi oturdu, oluştu - geçmişi spoiler ikinci kitabı bekleyeceğiz... Sonra aşksız kurgum olmaz benim, dünyanın en güzel büyüsüdür sonuçta. Melek böyle bir adamı toparlayacak tek kadın olabilirdi. Kurgu ve karakterde zorlanmadım, düşündükçe oturdu yerine ve yazmadan önce çoğu şey belliydi.
Ama karakteri yazmak, yani Hançer'i yazmak yukarı da söylediğim gibi gerçekten zordu. Bazı anlarda nasıl tepki verecek, hele ne söyleyecek.. Yordu.
- Gerçekten ne tepki vereceğini kestirmek zor. Hatta bazı sahnelerde şaşırttı beni. İnanamayıp 2-3 kere tekrar okudum. Gülümsedi mesela. Gerçekten güldü. Çok şaşırmıştım.
O gülümseme herkesin şoka girdiği, inanmıyorum gülümsediği dediği bir sahneydi.

11- Kitaptaki diğer karakterlerin hikayelerini de okumamız mümkün olur mu günün birinde? Alvino mesela. Çok sevdim ben. Tamam Hançer diyerek başınızı şişirdim ama Alvino mu o mu derseniz karar veremem. Yarın yorumumda göreceksiniz zaten ikilemimi. Onun hikayesini görebilecek miyiz? Ya Darcey? Esra?
Alvino, çapkın yakışıklımız Esra, Darcey ve o kesinlikle ikinci kitabın da vazgeçilmezleri olacaklar ve evet, onları da öğreneceğiz. Ana karakterlerle böylesine bağı olan ve birinci kitapta işlediğim bağlandığım karakterleri yazacağım.

12- Ah şimdiden meraklanmaya başladım,bakalım neler olacak Wattpad’de yayınlanmış birçok kitabınız var.Bunların arasından en sevdiğiniz hangisi?
Ah ama bana en zor soruyu sordun. Nasıl ayırırım onları?
Bahar. Kesinlikle çok özel bir hikaye benim için.

13- Sebebini sorabiliyor muyuz?
Bahar benim huzur hikayem,dinlendiğim hikayem ve dinlenmeden yazamadığım bir hikayem... Garip değil mi? En ilginç kısmı da o hikayenin bazı sahnelerini rüyamda görmüş olmam... O kadar renkli, canlı ve gerçekti ki, içimde bir şey yazmam için beni dürttü.


14- Geçelim diğer soruya. Hep yazarlığınızdan bahsettik. Biraz da neler okuduğunuzu soralım değil mi? Türk ve Dünya Edebiyatı’ndan favori yazar ve kitaplarınız nelerdir?Kısacası Ezgi ne okur?
Aslında şöyle bakarsam kitaplığımda her türlü kitap var çünkü her şeyi okumayı severim ama elbette favorilerim var. Tolkien, Rowling, Paolo Coelho, Julie Garwood, Julia Quinn, Victor Hugo ve Tolstoy; Türk Edebiyatında ise Turgut Özakman, Yaşar Kemal, Hanri Benazus ve kesinlikle şairler Nazım Hikmet, Attila İlhan, Özdemir Asaf, Can Yücel...Ve Postiga kızları En sevdiğim kitap ise Piedra Irmağının Kıyısına Oturdum Ağladım. - Paolo Coelho

14- Ne kadar geniş ve hoş bir portföyünüz var Bayıldım doğrusu Peki yazmak için size ilham veren şeyler nelerdir?
Deniz, müzik, filmler, bir olay, insanlar, gülücükler ve sevgi... Her şey.. Ama ilhamların uğradığı zamanlarım var. Arada kapıyı çalmadıkları anlar da oluyor maalesef

15- Onlar da nazar boncuğu olsun. Bizimle bu güzel röportajı gerçekleştirdiğiniz için çok çok teşekkürler. Biz çok eğlendik umarım siz de eğlenmişsinizdir. Son olarak okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Hem de çok eğlendim. Satırlarımı paylaşıp, yazarken hissettiğim duygulara ortak oldukları için çok teşekkür ediyorum. Yazmanın en büyük ilhamlarından biri okuyanlardır çünkü.

                                                          a Rafflecopter giveaway